BOLD – Sedat Peker’in AKP hükümetinin ve Saray’ın karıştığı rüşvet iddialarını birer birer ifşa etmesi Batı ülkelerinin de dikkatini çekiyor.
Muhalefet partilerinin iddialarla ilgili suç duyurusuna rağmen yargı kılını kıpırdatmıyor. Batılı uzmanlar, Sedat Peker’in, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın isimlerin de yolsuzluğa karıştığına yönelik iddiaları, Avrupa’da Batılı hükümetler tarafından şaşırtıcı bulunmadığını belirtiyor.
Berlin merkezli, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Sinem Adar, Deutche Welle’ye yaptığı açıklamada “Batı’dan Türkiye’yi izleyenler için, yolsuzluğun ulaştığı derece ve derinliği gözler önüne seren iddia ve ifşalar, çok da büyük sürpriz değil” dedi.
YAPTIRIM GÜNDEME GELİR Mİ?
Türk hükümetinin aradan geçen süre zarfında bu alanda beklenen adımları atmaması ve ortaya çıkan yeni skandallar, Türkiye’nin artık FATF’nin “kara listesine” alınması ihtimalini güçlendiriyor. Ancak bunun sonucunda uygulanması muhtemel mali yaptırımların, zaten zordaki Türkiye ekonomisini daha büyük çıkmazlara sürükleyebileceği belirtiliyor.
Bu yaptırımların, enflasyonun çok arttığı, alım gücünün de çok gerilediği bu süreçte Türk halkının daha da yoksullaşmasına yol açabileceğinden endişe ediliyor. Endişeye yol açan bir diğer konu da, artacak ekonomik istikrarsızlığın, Türkiye’den Avrupa’ya son yıllarda artan göçe, daha da ivme kazandırması.
AB, ADIM ATMAK İÇİN SEÇİMLERİ BEKLİYOR
Samuel Doveri Vesterbye de Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’nin öneminin arttığına dikkat çekerek, AB’li diplomatların “Çok ihtiyatlı” hareket etmekte olduklarını söyledi. Vesterbye, “Jeopolitik mercekten bakan herkes, AB için hem Rusya hem Türkiye ile aynı anda kötü ilişkilere sahip olmanın çok kötü sonuçlar doğuracağını bilir. Çünkü bu iki ülke, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan köprü konumundalar, ticaret, enerji, altyapı gibi farklı pek çok farklı nedenden ötürü AB’nin her iki ülke ile aynı zamanda kötü ilişkilere sahip olabileceğini düşünmek imkânsız gibi bir şey” dedi.
Türkiye’de ayrıca 2023 yılında yapılması beklenen seçimlere kısa bir süre kala itidalli hareket edilmesi gerektiği görüşünün ağır bastığını aktaran Avrupalı uzman, AB’nin Türkiye’ye dönük somut adımlar atmak için seçimleri beklemeyi tercih edeceği görüşünü aktardı.
NE ADALET KALDI NE KALKINMA
Bu arada Türk kamuoyunda büyük yankı uyandıran yolsuzluk skandalları, Türkiye’ye uluslararası alanda itibar kaybettirmeye devam ediyor. 20 yıldır iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) de artık ne “adalet” ne de “kalkınma” ile anılıyor.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan CATS uzmanı Sinem Adar’a göre, kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı ve devlet kurumlarının erozyona uğradığı Türkiye’de, “merkezileşen gücün eşzamanlı olarak parçalanmakta olduğu bir süreç” yaşanıyor.
AKP TOPLUM ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRMAYI AMAÇLIYOR
Son dönemde festivaller ve konserlerin iptal edilmesi, pop müzik sanatçısı Gülşen’in önce tutuklanması, ardından da ev hapsine alınması, AKP hükümetinin toplum üzerindeki baskıyı gittikçe artıracağının işaretleri olarak değerlendiriliyor.
Gelişmeleri, “AKP ve ittifak içerisinde olduğu aktörlerin siyasi manevra alanları daraldıkça, içerideki baskı ve ceberutluk artıyor” sözleriyle değerlendiren CATS uzmanı Sinem Adar, Gülşen’e yapılanlarla “tahakküm mesajı” verildiğini, amacın seçime gidilen bu süreçte topluma gözdağı vermek, korku iklimi yaratmak olduğunu söyledi.
Bununla birlikte Sinem Adar, 2023 seçimlerinin Türkiye’nin kendi iç siyasi dinamikleriyle demokratikleşmesini sağlayabilecek çok önemli bir dönüm noktası olabileceğine de işaret ediyor.