BOLD ANALİZ – Türkiye’de 1990’larda yaşanan yasakçı ve baskıcı dönem, 28 Şubat post modern darbesi ve 2001 ekonomik krizi AKP gerçeğini doğurdu. Koalisyon hükumetlerinin ülkeye yaşattığı her türlü krize tepki gösteren halk, 2002 seçimlerinde Türk siyasetini dizayn etti.
Millet, 1 yaşını yeni dolduran AKP’yi tek başına iktidar yaptı. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener’in dört saç ayağını oluşturduğu ve ortak akılla yönetilen AKP’nin Türkiye’yi her alanda ileriye taşıma yolculuğu ‘reformlarla’ başladı.
5 AYRI AKP ÜLKEYİ YÖNETTİ
Kuruluşundan itibaren geride bıraktığı 21 yılın 20’sini iktidarda geçiren AKP, siyaset bilimcilerin 5 döneme ayırdığı zaman diliminde ‘5 ayrı AKP’ olarak politikalar uyguladı. İlk seçimleri kazandığı 2002 yılından kapatma davasının açıldığı 2007 senesine kadar reform üzerine reform yapan Erdoğan ve arkadaşları, yargı bağımsızlığı, yolsuzluklarla mücadele ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda çok büyük mesafeler aldı. Atılan adımlarla birlikte vatandaş da zenginleşti. Kişi başına milli gelir bu süreçte 3 bin 600 dolardan 2007 yılının sonunda 10 bin dolar sınırına dayandı.
AKP’NİN DEVLETLEŞTİĞİ İKİNCİ DÖNEM
2007 ile 2012 yılları arasında AKP, bir Cumhurbaşkanlığı referandumu, iki genel seçim, bir yerel, bir anayasa referandumu olmak üzere girdiği bütün seçimleri ezici üstünlükle kazandı. Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davasını da kazanan AKP ve lideri Erdoğan’ın değişimi bu süreçte hız kazandı. 2012 yılına kadar bürokraside kendisinden olmayan kadroları tamamen tasfiye eden AKP iktidarı, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne çıkmasıyla ‘devletleşme’ aşamasını büyük ölçüde tamamladı. AKP, 12 Eylül darbesinin ürünü olan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) gibi kurumlarda yenilik yapmak yerine kendi adamlarını yerleştirerek yoluna devam etmeyi seçti.
AYAKKABI KUTULARINDAKİ PARALAR VE GEZİ EYLEMLERİ
2013 yılından itibaren AKP, artık ortak akıl yerine Erdoğan ve danışmanları tarafından yönetilen üçüncü dönemine girdi. Bu dönemde ortaya saçılan yolsuzluklar ayakkabı kutularındaki paralarla sembolleşirken, Erdoğan’ın muhalif seslere yönelik baskısı Gezi Parkı Eylemlerinde vücut buldu. Tunus’ta başlayıp Suriye’ye kadar yayılan Arap Baharı ile Orta Doğu’nun liderliği hayaline soyunan Erdoğan ve ekibi bu süreçte Avrupa Birliği reformlarını da askıya aldı. Müzakereler durma noktasına geldi. AKP’li olmayan kesimler polis tarafından gözaltına alındı, savcılıklarca ifade vermek zorunda kaldı. 2014 Ağustos’unda Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, Türkiye’nin her şeyi olma yolunda hızlı koşusunu sürdürdü. Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan gibi isimler AKP’den dışlandı.
ERDOĞAN’IN AKP’Sİ BEBEK, KADIN VE YAŞLILARI HAPSE ATTI
Erdoğan, ‘Koşan terleyen Cumhurbaşkanı olacağım’ dediğinde kimse anlamadı belki ama Atatürk ve kendinden önceki 11. Cumhurbaşkanı’nın kullandığı Çankaya Köşkü’nü kapatıp Beştepe’deki Saray’a çıktığında fotoğraf netleşti. 2016-2018 yılları arasında yaşananlar AKP’nin dördüncü dönemini teşkil etti. 15 Temmuz sonrası Erdoğan AKP’si Gülen Hareketine üyelik iddiasıyla bebek, kadın, yaşlı, hasta demeden 1 milyon 500 binden fazla kişiye cadı avı başlattı. 130 bin kişi memurluktan atıldı, 100 binin üzerinde vatandaş cezaevlerine girdi. “Başörtülü bacımın üniversiteye gitmesini engellediler” diyerek iktidara gelen Erdoğan’ın AKP’si, başörtülülere çıplak işkenceyi savunur hale geldi.
MAHKEME KARARLARI YOK SAYILDI, MAYFA DÜZENİNE GEÇİLDİ
Yola çıkarken “AK Parti, temel hak ve özgürlükleri mümkün olan en geniş sınırlar içinde temel kabul eder. Din ve vicdan, düşünce, ifade ve girişim özgürlüğünü vazgeçilmez ilkeleri olarak kabul eder. Laiklik, demokrasinin teminatıdır. AKP, laikliği her türlü dini inanç karşısında devletin tarafsızlığı olarak görür” vaatlerinde bulunmuştu. Türkiye’yi özgürleştirme vaadiyle başladığı yolculuğun sonuna gelen AKP iktidarı, Türkiye’yi Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayan, AİHM kararları yok sayan, ülkeye dönüştürdü. Uluslararası sözleşmeler Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedildi.
SOSYAL MEDYA MESAJI ATANLAR KENDİNİ NEZARETTE BULDU
Türkiye’yi ifade ve basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154. sıraya geriletti. Demokrasi düzeyi, temel hak ve özgürlükler konusunda da alt sıralara düştü. Türkiye, sosyal medyada iktidarı eleştiren mesaj atanların gözaltına alındıkları, gazetecilerin haber veya yazıları nedeniyle tutuklandıkları bir ülke haline geldi. Tutuklamalar yargısız infaza dönüşürken, yargı bağımsızlığı ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline geldi.
YOKSUL SAYISI 20 MİLYONA YAKLAŞTI
Yine AkP iktidarında Türkiye derinden yoksullaştı. Açlık sınırı 6 bin 840 TL’ye, yoksulluk sınırı 22 bin 279 TL’ye çıktı. Sosyal yardım alan hane sayısı katlanarak 4.3 milyona yükseldi. Yolsuzlukların önü bir türlü alınamadı. Etkin soruşturma da yürütülmedi. Türkiye Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 96’ncı sıraya geriledi. Kamu İhale Yasası 200’den fazla kez değiştirildi. 12 bin dolarlara ulaşan kişi başı milli gelir yeniden 8 bin dolarların altına geriledi.
TÜRK TİPİ BAŞKANIN PARTİSİ AKP SON VİRAJDA
Erdoğan’ın AKP’sinin son döneminde ise Cumhurbaşkanlığı rejimine geçilip Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) işlevsizleştirildi. 2018 yılında Türk tipi başkanlık adı verilen tek adam rejimine geçen Erdoğan AKP’yi de devletin sahibi partiye dönüştürdü. Yerli ve milli olarak AKP’yi ilan eden Erdoğan, muhalefeti ise dış güçlerin Türkiye’deki maşası olarak millete sunmaya devam ediyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye’yi kutuplara ayıran Erdoğan, 2023 seçimlerini kazanması halinde yeni bir döneme daha girecek.