SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL
Akademisyen Şükrü Tuğrul Özşengül hapisteyken anyijo ve bypass ameliyatı oldu, üç kere koronavirüse yakalandı, iki kere de kalp krizi geçirdi. Üçüncü kez koronavirüse yakalandığı 30 Temmuz 2022 tarihinde ise kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Altı yıllık süreçte sadece hukuksuzluklarla değil, cezaevinde maruz kaldığı hak ihlalleriyle de mücadele eden Şükrü Tuğrul Özşengül, yaşadıklarını zaman zaman eşi Bedriye Özşengül’e gönderdiği mektuplarında dile getirdi.
“YİNE HASTANEYE GİDİYORUM, ZOR BİR AMELİYAT OLACAK”
2018 yılında hem anjiyo hem de bypass ameliyatı olan Şükrü Tuğrul Özşengül, ameliyat öncesi kaleme aldığı mektubunda “Bugün 15 Mart 2018. 2,5 ay geçmiş son mektubumdan bu yana. O sayfayı hastane odasında, mahkum koğuşunda yazmıştım. Bu sabah yine hastaneye gidiyorum. O zaman anjiyo idi, şimdi bypass. Zor bir ameliyat olacak, çekeceğim, muhtemel sıkıntıları düşündükçe canım sıkılıyor ama yapacak bir şey yok.” dedi.
Tansiyonunun hep yüksek olduğunu ifade eden Özşengül, “Tansiyonum hep çok yüksek seyrediyor. İlaçlarımı alıyorum ama 17-18’in altına düşmüyor, küçük tansiyon ise 11-12 civarı. O yüzden ameliyat kaçınılmaz oldu.” ifadelerini kullandı.
“DIŞARIDA SENİN BEKLEDİĞİNİ BİLMEK VE GÖREMEMEK CAN ACISINI 10 KAT DAHA ARTIRIYOR”
Hasta tutukluların maruz kaldığı en önemli hak ihlallerden biri, refakatçi izninin verilmemesi. Ameliyattan çıkan insanlar tek başlarına, mahkum odalarında kaderlerine tekrar ediliyor. Mektuplarında bunun acısını vurgulayan Özşengül, “Dışarıda senin beklediğini bilmek ve görememek, elini tutamamak, öpememek can acısını 10 kat daha artırıyor. Başa gelen çekilir diyorum, sonra ne çok şey geldi bu başa diyorum, sonra yüce dağların başı hep dumanlı olur deyip teselli arıyorum.”
“ÜMİTSİZ DEĞİLİM LAKİN YAŞAMA SEVİNCİMİ YİTİRDİM BİRAZ”
“Rabbim ömür verdiyse sağ salim ameliyattan çıkıp inşallah sağlığıma kavuşurum. İmanım mutlu olmayı gerektiriyor. Ümitsizlik ayıptır diyor Aydın Boysan. Ümitsiz değilim, lakin yaşama sevincimi yitirdim biraz. Sen ve çocuklarım ve Allah nasip ederse torunlarım için yaşamlıyım diyorum. Yarın sen de hastaneye geleceksin ve aynı çileyi yeniden yaşayacaksın. Bu bile beni kaç gündür rahatsız ediyor. Aklıma geldikçe uykularım kaçıyor ve isyan ediyorum bize yapılan bu zulme.” dedi.
“BU ZULME MARUZ KALMAK ÇOK ACI BİR ŞEY”
Polis Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2014 yılında emekli olan Şükrü Tuğrul Özşengül, 15 Temmuz’da bir Youtube kanalında açıklamalar yaptığı ve Samanyolu haber sitesinde yazı yazdığı için Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Açıklamalarında darbe girişimine annesinin ölüm haberini almış kadar üzüldüğünü de belirten ve vatan hainliğiyle suçlanmanın acısını kaldırmayan Özşengül, “Bu vatanı seven, bayrağına aşık, ömrünü vatan sevdalısı öğrenciler, polisler yetiştirmeye adamış bir öğretmen için bu zulme maruz kalmak çok acı bir şey. Bunu İsrail yapsa, Yunan yapsa, gavur yapsa insana zor gelmez ama devletim yapıyor, insana bu koyuyor. Her şeye alışır insan, her zorluğa dayanır ama iftira ve vatan hainliğiyle suçlanmak alışılacak bir şey değil, Allah alıştırmasın.” diye konuştu.
“BİZDEN VATAN HAİNİ ÇIKMAZ? SAVCI NİYE BANA İFTİRA ATIYOR, BENDEN NE İSTENİYOR?”
Şükrü Tuğrul Özşengül, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığı son savunmasında savcının sözlerini çarpıttığını ifade etmişti: “Cümlenin bir kısmını alıp da buradan hüküm yürütmek ya da buradan yorum yapmak yine kötü niyetlilik hiç yakıştıramıyorum. Bir Savcıya, bir Yargı mensubuna. Derdiniz benlen nedir? Ben ne yaptım? Bu düşmanlık nedir? Ben anlamış değilim? Ben çok üzülüyorum. Ben bu vatana yıllarca hizmet ettim. Yine yıllarca vatana hizmet etmiş bir babanın da evladıyım. Bizden vatan haini çıkmaz. Benden ne isteniyor. Niye bana iftira atıyor.”