BOLD – Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olması önündeki itirazını geri çekti. İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasında üçlü bir mutabakat metni imzalandı.
İmza töreninin ardından ABD, Türkiye’ye kesinlikle bir taviz verilmediğini açıkladı. İsveç ve Finlandiya ise zaten kâğıt üzerinde daha önce kabul etmiş olduğu konuları tekrarlamış oldular.
PKK/YPG için yeni bir taviz yok. Mutabakat metninde, Türk tarafının istemesine rağmen, Gülen Hareketi için “terör örgütü” ifadesi kullanmaktan açıkça kaçınılıyor. Hatta Hareket’in sadece Türkiye’de “terör örgütü” kabul edildiğinin altı çiziliyor. Tek somut adım askeri ambargoların kalkması gözüküyor.
BAŞARI BUNUN NERESİNDE?
Ne ABD ne de iki İskandinav ülkesi bir taviz vermiş görünüyor. Peki başarı bunun neresinde?
Türkiye’nin NATO zirvesinde, Finlandiya ve İsveç’in ittifak üyeliğine davet edilmesine itirazını geri çekmesi Türk basını bir başarı olarak kutluyor. Ancak mutabakat metnine bakıldığında Türkiye’nin somut bir kazanım elde etmediği açık. Hatta geri adım atma olarak da yorumlanabilir.
Peki Erdoğan’ın bu adımının bir taraftan “zafer”, bir taraftan da geri adım olarak yorumlanmasını nasıl açıklayabiliriz?
Mutabakat metninin imzalanmasının ardından geri adım atan ve taviz veren tarafın ABD olduğu öne sürüldü önce. Ancak AFP’ye konuşan Amerikalı bir yetkili net bir dille yalanladı bunu. Hatta “Türk tarafından Amerikalıların belirli bir taviz vermesi yönünde herhangi bir talep yoktu” diyerek Erdoğan’dan böyle bir talep dahi gelmediğini aktardı.
ABD KESİNLİKLE ANLAŞMANIN PARÇASI DEĞİL
İsmi açıklanmayan yetkiliye göre uzlaşma, NATO için büyük bir başarı. Zirve öncesinde Türkiye’nin F-16 konusunu ABD’ye karşı bir koz olarak kullanacağı söylendi. Ama yetkili, F-16 konusuna ilişkin “ABD’nin bununla doğrudan bağlantılı olarak önerdiği hiçbir şey yok. Türkiye’nin ABD’ye yaptığı taleplerle ilgili hiçbir şey bu anlaşmanın bir parçası değildi. Bu kesinlikle üç ülke – Türkiye, Finlandiya, İsveç – arasında bir anlaşma. ABD bunun bir parçası değil.” diye konuştu.
Reuters’a konuşan bir başka yetkili de benzer şekilde Türkiye’nin ABD yapımı savaş uçağı satın alma talebinin müzakerelerin bir parçası olması konusunda ısrarcı olmadığını belirtti. Yetkili, Türkiye’nin ABD’den taleplerini İsveç ve Finlandiya ile yaptığı müzakerelerin dışında tuttu, ABD Başkanı Biden ise sadece aracılık rolü üslendi.
Bu açıklamalara bakıldığında Erdoğan’ın, itirazını geri çekmesi karşılığında ABD’den herhangi bir somut karşılık almadığı kesin.
Peki Erdoğan, İsveç ve Finlandiya karşısında ne kazandı? İlk bakışta silah ambargosunun kaldırılması, ağırlıklı olarak gelişmiş bir savunma sanayisine sahip İsveç’ten “somut” bir kazanç olarak görülebilir; ancak bu, Türkiye’ye hemen İsveç silahlarının gönderileceği anlamına gelmiyor.
TAVİZ YOK, ZATEN HİÇ OLMADI DA…
İsveç ve Finlandiya, AB üyesi olarak zaten yaptıkları bir şeyi tekrarladılar, terör örgütü PKK’yı kınamaya kararlı olduklarını belirttiler. Metne göre iki ülke, YPG’ye desteğini kesecek. Ayrıca Stockholm ve Helsinki için önemli bir geri çekilmeden ziyade Ankara için siyasi bir sembolizm olan Gülen örgütlerine tüm desteği kesme ifadesi de yer alıyor. Yeni üçlü iş birliği, üç ülkenin Dışişleri, İçişleri, Adalet bakanlıklarından yetkililerin yer aldığı bir mekanizmanın kurulmasıyla şekillenecek.
NATO basın odasında imzalanan iki sayfalık uzlaşmanın ilk okumasında, iki İskandinav ülkesinin verdiği büyük ve temel tavizlerin neler olduğu kolayca ayırt edilemiyor. Belki de aslında hiç olmadığı için açıkça görülmüyor.
Bu bağlamdan bakılınca, Erdoğan’ın çevredeki atmosferi fark ederek düzenli bir manevra yaptığını ve iç kamuoyuna uzun ve zorlu bir müzakereden kazanarak çıktıkları mesajını verme yolunu seçtiğini söylemek gayet mümkün. Çünkü İttifak için böylesine kritik bir kavşakta “NATO şantajı” ile Avrupa ve ABD’de kesinlikle dost kazanmamış olan Erdoğan’a başka önemli tavizler vermesi kolay değil.
GÜLEN HAREKETİ TERÖR ÖRGÜTÜ KABUL EDİLDİ Mİ?
Mutabakat metninde Türkiye açısından en önemli konuyu PYD/YPG’nin ve Gülen Hareketi’nin terör örgütü olarak tanınması ve bunun mutabakat metnine net ifadelerle yansıtılması geliyordu. Ancak maddelere dikkatlice bakıldığında bunun böyle olmadığı açıkça görülüyor.
GÜLEN VE TERÖR ÖRGÜTÜ TANIMININ AYNI PARAGRAFTA GEÇMESİ BAŞARI SAYIYORLAR
Mutabakat metninin 5. Maddesinde “Finlandiya ve İsveç PKK’nın yasaklanmış bir terör örgütü olduğunu teyit eder” şeklinde bir ifade kullanılmış. Aynı netlikte bir ifade PYD/YPG ve Gülen Hareketi için söz konusu değil.
Gülen Hareketi için “Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüt” ifadesi kullanılmış. Yani başkasının değil, Türkiye’nin terör örgütü tanımlaması yaptığı bir grup. Yani açıkça “biz demiyoruz, sadece siz öyle diyorsunuz” demek isteniyor.
Burada Erdoğan için görülebilecek tek başarı, kendi medyasının sıklıkla yaptığı şekilde, Gülen’in ismi ile “terör örgütü” tanımının aynı paragraf veya cümle içinde kullanılması. Ve tabir olarak “FETÖ” ifadesinin kullanılması.
5’inci maddede her iki ülkenin PKK ve “diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder” ifadesi yer alıyor. Bu maddenin, iki ülkede ama özellikle de İsveç’te yaşayan “PKK sempatizan ve yandaşları” ve Gülen Hareketi üyeleri için ne anlama geleceğini uygulamalar gösterecek.
İADE UYGULAMALARI AYNEN SÜRECEK
Türk hükumetinin bu açıdan bazı iade taleplerinde bulunacağını öngörülebilir. Ancak bu noktada dikkat çeken husus, Finlandiya ile İsveç’in metinde, terör zanlılarının iadesine ilişkin adımlarını “Avrupa iade sözleşmesi” ile uyumlu olarak atacaklarını vurgulamış olmaları.
Özellikle İsveç, Türkiye’nin iade taleplerini Türkiye’nin hukuk sistemi ile Avrupa’nın hukuk sisteminin örtüşmemesini gerekçe göstererek reddediyordu. Bu maddeye göre İsveç, iade konusunda geri adım atmayacak ve uygulamasını aynen sürdürecek.
Türk edebiyatında Aşık Dertli’ye ait olduğu bilinen ünlü bir halk edebiyatı eseri vardır. Aşık Dertli, “Şeytan Bunun Neresinde” adlı eserinde “İçinde mi, dışında mı? Burgusunun başında mı? Göğsünün nakışında mı? Şeytan bunun neresinde?” diye sorar.
Bu durumda biz de “Ne ABD taviz verdi ne İsveç ve Finlandiya geri adım attı. Başarı bunun neresinde” diye sorabiliriz.